14 Eylül 2012 Cuma

Müslümanların Masumiyeti

Tamamını izlemek mümkün değil ancak bir kısmını izlediğinizde bile kimin daha cahil olduğuna karar vermekte zorlanıyorsunuz. Acaba bu filmi California’da ‘chrome key’ denilen bir teknikle berbat Los Angeles’lı oyuncularla çeken yönetmen mi, yoksa bu 3. sınıf bile olamayacak filmi ciddiye alıp ABD Konsolosluğunu basan radikal dinci mi? Bu berbat filmi aslında uzun uzun anlatmalıyız. Anlatmalıyız ki inançlı Müslümanlar bu tür uyduruk şeylerden yola çıkıp başka insanları öldürmeye kalkmasınlar. Sanırım bu trajedinin en masum kişisi 3 dil bildiği halde bu kara cehalete kurban giden ABD Büyükelçisi oldu. Cehalet California sahillerinden Bingazi’ye internetin hızıyla öyle bir yayıldı ki hiç kimse “Yahu durun, bu saçmalığı ciddiye almayalım” demeye bile fırsat bulamadı. Alın size medyayı susturmanın zararlarından biri daha. Bazen bir şeyin şüyuu vukuundan beter olabiliyor. Beni asıl şaşırtan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın masum sitemi oldu. “Bizim özgürleştirdiğimiz bir ülkede bize bu yapılır mı?” gibi bir şeyler söylüyordu. Zaten asıl film tam da bu cümlede, şu ‘özgürleştirme’ meselesinde yatıyor. En son Irak’ı özgürleştirmişlerdi, farkındaysanız bedeli bir milyon ölüm oldu. Libya’nın özgürleştirilmesini Kaddafi’yi yakalayıp affedersiniz k.na çubuk sokarak yaptıkları görüntüleri Batı basını günlerce ekranda tutarken hiçbir sakınca görmemişti. Dün ekranlarda Büyükelçi’nin benzer insanlarca yerlerde sürüklenen görüntüsü vardı. Kaddafi’yi öldürenlerle ABD Büyükelçisi’ni öldürenler emin olun ufak tefek görüş farklılıkları olsa da aynı kişilerdi. Müslümanların Masumiyeti gerçekten korkunç bir film. Libya’yı konuşmamız ve bu görüntüler üzerine iyi düşünmemiz gerekiyor zira şu aralar bildiğiniz gibi benzer kişilerle Suriye’yi özgürleştirmeye çalışıyoruz. Seçimler öncesi Libya açıklarına yaklaşan ABD savaş gemilerinin dağa taşa Tomhawk’ları sallayacağını söylemek için çok büyük bir siyasi analist olmaya gerek yok. Yarın bir gün Özgür Suriye Ordusu’ndaki kimi özgürlük savaşçılarının başımıza neler açacağını öngörmek için de... Aysel Tuğluk’un çakma çantası Kürt sorununu BDP’li Aysel Tuğluk’un çakma çantasını teşhir edip, Ertuğrul Kürkçü’nün sevgilisiyle çekilmiş tatil fotoğraflarını servis ederek çözmeyi hesap eden bir devlet stratejisini sanırım biraz olsun tartışmalıyız. Madem böyle bir yol bellendi ve çatır çatır uygulanıyor gelin bu iki yöntemle Kürt meselesinin çözülüp çözülemeyeceğini tartışalım. Son zamanlarda BDP’li milletvekilleri ile ilgili servis edilen haberlere baktığımızda devletin her BDP milletvekilinin peşine birkaç adam taktığını ve köşe bucak tepeden tırnağa süzerek takip ettirdiğini söyleyebiliriz. Üstelik bu takiplerden elde edilen ‘malzeme’ itina ile basın kuruluşlarına servis ediliyor. İstihbarat dünyasında buna kısaca ‘psikolojik harp’ deniliyor. Amaç bu milletvekillerini itibarsızlaştırmak. Peki bu itibarsızlaştırma kampanyası Kürt sorununu çözer mi? En azından bu iki örnek vasıtasıyla çözülemeyeceği kesinleşti! BDP’li milletvekilleri bırakın bunlardan etkilenmeyi tam tersi vurdumduymaz bir hava takınarak tüm bu operasyonu kendi lehlerine döndürüyorlar. Mesela Ertuğrul Kürkçü kendisinin sevgilisi ile görüntülerine “Hür doğdum hür yaşarım” diye cevabı yapıştırıyor. Aysel Tuğluk’un çakma çantasını servis eden görevlilerin ise sanırım beyaz Türk kadının çakma çanta ile imtihanından haberi yok. Her biri 4-5 bin dolar değerindeki bu çantaları kadınlarımız Türkiye’nin muhtelif yerlerine açılmış ‘gizli’ dükkânlardan tedarik etmekte en küçük bir vicdan azabı duymuyorlar. ‘Gizli’ derken hemen aklınıza örgüt mörgüt gelmesin. Kapalıçarşı’ya gidip herhangi birini çevirip “Çakma çanta satan dükkânlar neredeydi” diye sorarsanız size tarif edeceklerdir. Anlayacağınız en azından bu iki yöntemle BDP’li milletvekillerini itibarsızlaştırıp, bel altı vurarak Kürt sorunu yine çözülmeyecek.

31 Ağustos 2012 Cuma

İstikbal Göklerdedir Ama Mobilya Da Güzeldir

Evet sevgili mobilya severler. Bugün sizlere mobilya hakkında bilgi vereceğiz. Bu mobilya diğer mobilyalardan ayrılıyor çünkü geleceğimiz, yani istikbal bu mobilya ile ilişkili. Evet, doğru düşünüyorsunuz. Bahsettiğimiz mevzu istikbal mobilya. İstikbal en iyi mobilya şirketlerinden biridir. En iyi mobilya şirketlerinden biridir dedik ama aslında ki öyle değildir. Yani en bilinen mobilya şirketlerindendir desek tamamen doğru olur. Mobilya şirketlerinin hepsi aynı değildir. İstikbal mobilya hakkında aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Yatak odası ve genç odası takımları gerçekten başarılı olur bu firmada. Tahta ve suntadan yapılabilir. Örnek vermek gerekirse bizim yatak odası istikbal değil. Dandik bir marka. Adam suntadan yapmış şaştık kaldık. Gardrobun kapağını bir kırdım altından talaş çıktı. Adamlar talaş artıklarından bize gardrop yapıp satmışlar üstelik 2000 TL ödedik buna. Şaştık kaldık. Şimdilerdeyse İstikbal Mobilya yeni bir kampyanya yapmış. İstikbal alana LCD bedava diyorlar. Şaşırdık yine önce sonra anladık ki istikbal güzel kampyanya yapmış. Tabi adamlarda para var huzur var değil mi sevgili arkadaşlarım. Yetkili servis ağları da gayet iyi öyle kardeşler mobilya gibi mitsubishi minibüsle getirip atmıyorlar. Adam gibi gelip kuruyorlar. Hem modüler hem popüler anlayacağınız.

24 Ağustos 2012 Cuma

Güzel Sözler ve Güzel Şarkılar

Evet sevgili güzel söz tutkunları bildiğimiz gibi güzel söz söylemenin ustası sevgili üstadımız Mevlana Celaleddin Rumi hayatını kaybetti. Hepimiz derin üzüntü içerisindeyiz. Aslında yapmamız gereken şey metanetli davranıp üzülmemek ama elden ne gelir. Ölümlü dünya. Şimdi sizlere birkaç alıntı yapacağız ama sizlerin yanlış anlamasından korkuyoruz. Müzikli dünyada dinlemek için yaptığımız ve yapacağımız senkron hataları yüzünden şimdiden sizlerden özür diliyoruz. Müzik dinlemek bir zevktir.

Hugo Çavez: Müzik, insanın ruhunu dalgalandıran, okşayan ve ona ince zevkler tattıran, üstün bir sanattır.
Ajda Pekkan: Eğlen güzelim gününü gün et, ben vazgeçmişken eğlen. Yaraları ben bağlarım sende vakit çok erken.
Aguste Conte: Müzik, İnsana Bir Bayram Gününün Ruh Halini Yaşatır.
Platon: Müziği Gençliğinde Öğrenen Filozofiyi Daha İyi Anlar.
Duman: Kimseyi görmedim ben senden daha güzel. Kimseyi tanımadım ben senden daha özel.
Rubinstein: Müzik dilinin öğrenilmesi diğer dillerin öğrenilmesine benzer. Bu dili çocukluklarından başlayarak öğrenenler ona tüm yaşamları boyunca sahip olabilirler. Fakat yaşı ilerlemiş olanlar için onu öğrenmeyi başarmak hemen hemen imkansızdır.
Kendisinde müzik yeteneği olmayan, seslerin tatlı uyumundan heyecan duymayan bir insan, hainlik ve hırsızlık için yaratılmıştır. Onun ruhu geceden daha karanlık, ihtirasları cehennem gibi karadır.
Orgeneral Ergun Saygun: Sözcüklerle anlatılması olanaksız duygu ve coşkuları; sezdirecek, duyurulacak biçimde düzenlenmiş sesler aracılığıyla başka gruplara yansıtma sanatıdır.
Murat Yılmazyıldırım: Mahzun yüzlü güzele dedim ki Mahzun kırmızıgüle çok benziyorsun yha ayh.